Page 29 - 8-Nisan
P. 29
Hikâye
Annemin Çantası
Hava çok güzel, ne de olsa yaz ortası. Annem bizi parka götürüyor, omzunda
kocaman çantası. Kaydırak, salıncak derken pantolonumu yırtmışım ben.
Kardeşimse çamura batmış. Giysilerimizi değiştirmeliyiz hemen.
Annem çantadan çıkarıyor yedek giysileri, beklemeden değiştiriyoruz üzerimizi.
Hey, bu çanta süpeeer… Sanki biliyor gerekenleri. Bir de bakıyorum dizim
kanıyor, kaydırağın kenarına çarpmışım. Eski yaram iyileşmeden üzerine bir
yenisini açmışım. Annem çantayı açıyor, Hop! Yara merhemi… Hop! Yara bandı.
Belki de çantamız, bir ilk yardım uzmanı. Artık güneş yakıyor, gölgede dinlenme
zamanı. Bu defa çantanın sürprizi, güzel mi güzel bir öykü kitabı. Annem
okuyor, biz dinliyoruz… O anda midemiz gurulduyor, demek ki acıkmış karnımız.
Yiyecek ve içecekler çantadan, tam da kurumuştu dilimiz damağımız.
Şuradaki minik kedi, pek aç kalmış besbelli. Çantamız acaba, düşünür mü bu
miniği? Kediciğe süt mü? Aslan çanta… Süper çanta… Sen çok yaşa. Annem
diyor: “Artık biraz deniz havası alalım, motorla püfür püfür dolaşalım.
Martılarla balıklar eksik kalmasın, azıcık da onları doyuralım.” Motorla bir
güzel gezerken çantadan çıkıyor birkaç dilim bayat ekmek. Ufalayıp ufalayıp
yem yapıyoruz. Balıklarla martılar bayram ededursun, çantamızla pek
gururlanıyoruz. Dönüş yolunda motorumuz bozuluyor. Denizin ortasında
kalmışız. Kaptan sakin ama biz yolcular pek heyecanlanmışız. Annem boşaltıyor
çantayı, yırtıyor, açıyor yanlarını… Gözümüzle görmesek, zor olurdu inanmamız.
Muhteşem bir yelken oluyor, bizim kahraman çantamız. Rüzgâr bir güzel
şişiriyor, çantadan bozma yelkeni. Kısacık bir sürede, iskelede buluyoruz
kendimizi. Her şey yoluna giriyor, güzel bir yaz günü daha, böylece sona
eriyor. Bugün bir hayale kapıldım, nedense çantamız süper sandım. Sonunda
gerçeği anladım. Aslında süper olan çanta değil…
Her şeyi akıl eden, benim biricik annem.”
S. Şahinkanat